GEZGİN
mk  
  Ana Sayfa
  TEFSİR
  FİLİSTİN
  makaleler
  => GELİN KARDEŞ OLALIM
  => Yarınsız umutlar
  => cennet,mi istiyoruz?
  => İNFAK
  => KİBİR
  => EVLENME& HİMAYE
  => ÖRTÜNME
  => O``FİLİSTİN
  => YOZLAŞMA
  => KURBAN
  => islamın hareket metodu
  => buhari & müslimde iman
  => Bir Tevhid eylemi Namaz
  => hasan el benna
  => Ali Küçük
  => Ahmet Varol
  => Abdullah Bingazi
  => Saıd Havva
  => Allah'ın nişanelerine hürmet etmek
  => KUR,ANI DOGRU ANLAMAK
  HARITA
  KUR'AN
  irtibat
  ziyaretci defteri
  ders
  vidio
  çeçenistanda rus vahşeti
  çeçenistan
YOZLAŞMA

 

 

 

YOZLAŞMA

 

Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin. Kim şeytanın adımlarını takip ederse, muhakkak ki o, edepsizliği (yüz kızartıcı suçları) ve kötülüğü emreder. Eğer üstünüzde Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, içinizden hiçbir kimse asla temize çıkamazdı. Fakat Allah dilediğini arındırır. Allah işitir ve bilir. (24/21)

 

Hani Rabbin Meleklere: "Muhakkak ben yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis edip dururken orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah:) "Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim" dedi. (2/30)

İnsan, Kur'ân-ı Kerim'de yaratılmışların en şereflisi olarak nitelenmiştir. Dolayısıyla onun en iyi şekilde yetişmesi, kader sınavına hazırlanması, hayata
atılması ve büyük insanlık ailesi içindeki rolünü üstlenerek bu sınavı başarıyla verebilmesi için İslâm ona üstün bir terbiye sistemi sunmuştur; onun,
fıtrat kanunlarına uygun bir tempoyla olgunluğa ererek huzur ve güven içinde yaşaması amacıyla, aile kurumuna da büyük bir yer vermiştir.

De ki: Herkes, kendi mizaç ve meşrebine göre iş yapar. Bu durumda kimin doğru bir yol tuttuğunu Rabbiniz en iyi bilendir. (17/84)

  Toplumsal yozlaşmanın getirdiği kötülükler arasında aşırı bencilliğin had safhaya varması, bireyselliğin çok tercih edilirliği başta geliyor. Komşuluk ve akrabalık ilişkilerinin zayıflaması ve yok olması…Büyük ailelerin mazide bırakılıp çekirdek ailelere geçilmesi, bununla da yetinilmeyip boşanmaların artması.Öte yandan hayâlılığın yok olması.. Kadınlar da erkekler de karşı cinse hoş ve çekici görünmek için, ellerinden geleni yapıyor olmaları, toplumların ve bireylerin ne kadar yozlaştığının ve hayâsızlaştığının bir göstergesidir. Şüphesiz bu gibi durumlar insanların dinden uzak bir hayat tarzı seçmelerinden kaynaklanmaktadır.

Hz Ali”Bir kimse hayâ elbisesini giyinse, yani hayâyı kendisine prensip edinse halk o kimsenin ayıbını göremez" buyurdular. Gerçekten de hayâ öyle onur ve şeref verici bir elbisedir ki, onu giyinenler ayıp ve eksikliklerini örtmekle birlikte herkes tarafından saygı ve ikram görürler. Hayâ elbisesini giyinmeyen kimseler ise ne kadar haysiyetli ve itibarlı olursa olsunlar kendilerinden aşağı kimselerden bile hakaret görürler.

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Her kim islâmda güzel bir çığır açarsa, hem yaptığının sevabını ve hem de onunla amel edenlerin sevabını, amel edenlerinki eksilmeksizin alır.
Kim de, islâmda kötü bir çığır açarsa, hem yaptığının günahını, hem de onu yapanların günahını, yapanların günahından hiçbir şey eksilmeksizin yüklenir."
Cerîr radıyallahu anha. Müslim.

 

"Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar (putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler" (dedi). Kim Allah'ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür. (4/119)

Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler. (30/30

                                                                 

söylenen ve kuranda var diye savunma mekanizması olarak kullanılan bir söz.

Dinde zorlama yok, acaba var mı                                             
zorlama yok diyorlar " Dinde zorlama yok" cümlesi doğrudur. Fakat doğruyu yanlış ve batıl bir şekilde kullanmak da doğru değildir.

Dinde zorlama yok tur'un manası:

Bir kâfire, kılıç zoruyla ' ille de gel müslüman ol diye zor kullanılmaz. Çünkü zor kullanıldığı takdirde ne olur?
Adam münafık olacak! Zahirde diyecek ki:
' Ben İslamiyeti kabul ettim.' Kalbinde inkâr eder, münafık olur. Küfürden adamı kurtarmakla onu nifaka sokmuş oluyor... İşte bu ilamda yoktur. Bunun için dinde zorlama yoktur.
Fakat müslüman olduktan sonra, kadın olduğuna göre örtünmeye mecburdur veya erkek olursa on beş yaşından itibaren aklı olduğu müddetçe namaz kılmaya mecburdur. Zinadan sakınmaya mecburdur. Hırsızlık yapmaktan kaçmak mecburiyetindedir. Buna zor kullanılır; "hırsızlık yapma" yaptığı takdirde ceza verilir. " İçki içme" içtiği takdirde ceza verilir. Bu demek değildir ki; ' müslümanım' dedikten sonra, Müslümanlığı tatbik etmeyen hakkında zor kullanılmaz. Böyle bir şey yoktur.

' Gençtir sonra tövbe edecektir. ' diye bir hüküm yoktur.
Büyük günahlardan vaz geçmeye mecburdur.
Eğer bir kimse gençlikte, gençliğini Allah Teala'ya verirse ihtiyar olduktan sonra Allah onu sever....

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"içinizden her kim kötü bir şey görürse, onu eliyle gidersin, buna gücü yetmezse diliyle önlesin, buna da gücü yetmezse kalbiyle ondan nefret etsin ki, bu îmanın en zayıf noktasıdır."
Ebû Sait radıyallahu anh. Müslim.

 

 

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Allahın öyle kulları vardır ki, onlar insanları yüzlerinden tanırlar."
Enes radıyallahu anh. Taberânî.

 

 

 


Yozlaşmanın temelini oluşturan taassup duygusu, kişinin sevdiği ve nefret ettiği şeylerde aşırılığa kaçması ve kendi bildiklerini tartışmasız doğru, başkalarınınkini de tartışmasız yanlış kabul etmesinden kaynaklanır. Cehalet ve bencillikten beslenen bu duygunun dinle -İslâmla- hiçbir ilgisi yoktur. Hz. Peygamber (s.a.v) böyle olan Cahiliye Araplarıyla mücadele etmiş, cehaletleri ve taassupları yeni dini kabule mani olduğu için de temsil ettikleri düşünceye, daha doğrusu bu kör inada"Cahiliyye"denilmiştir.

İslâm'a göre en büyük düşman cehalet; cehaleti yok eden ilim ise gerçek rehberdir. Belirli bir seviyede ilim -yakin- olmadan kişinin imanı da makbul değildir. Müslümanda bulunması gereken dinî aşk, desteğini bilgisizlikten alırsa, dinî davranışlarda sapma olabilir; kişi taassuba, yobazlığa düşebilir. Fakat dinî sevgi bilgi ile İslâm'ı daha iyi tanıma ile desteklenirse, davranışlar hoşgörü ve müsabamahaya dönüşür. Peygamber Efendimizin, insanların en müsamahalısı olmasının sebebi, dini en iyi bilen olmasıdır. Her konuda Hz. Peygamber'i örnek alması gereken Müslümanın hoşgörülü olması ve asla yobaz olmaması gerekir. Yobazlık sadece dinde olmaz. Kendi düşünce ve bilgisinden başka doğru kabul etmemek de yobazlıktır. İki tür yobaz vardır: Dini bilgisi kıt olan dindarlar ve İslâm'ı yeterince bilmediği, tanımadığı halde ona karşı çıkan, sözde aydınlar. Böylelerinin cehli, basit bir bilgisizlik değil, cehl-i mürekkeptir. Yani, bilmediklerini de bilmezler. Onun için tedavisi zordur.

 

 

Son iki yüz yıldır devam eden batılılaşma sürecinde bazı aydın yobazlar, topyekûn bütün Müslümanları, hatta İslâmî böyle tanıtmaya gayret etmemişlerdir. Bazı Müslümanlar; bilgisizlikleri, batıla olan kinleri ve çeşitli kışkırtmalar sorucu yobazca davranışlarda bulunmuşlarsa da bu, İslâm'dan kaynaklanmayan bir reaksiyondur ve istisnaî bir durumdur. Fakat müsbet ilim teranelerini dillerinden düşürmeyenlerin İslâmî ve millî değerlere karşı sergiledikleri yobazlık daha geniş ve daha derindir. Müsamahanın kaynağı olan ilme layık olduğu en büyük değeri veren İslâm, yobazlığın kaynağı olan cehaleti de, yok edilmesi gereken bir tehlike ilan etmiştir. Bunun içindir ki Peygamber (s.a.v), bilgisizlikten ve faydasız bilgi den Allah'a sığındırdı.

 

 

Derleme

mk  
   
Bugün 8 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol